30 Ekim 2009 Cuma

Tavuklu mantar


Mantar sotenin tavuklusunu İstanbul'da oturan bir arkadaşımdan öğrenmiştim. Misafirliğe geldiğinde beraber yapmıştık. Eşim çok sevmişti, hatta "mantar yapacağın zaman söyle bir arkadaşımı çağırayım" dedi :) Bu lezzeti arkadaşlarıyla paylaşmak istedi herhalde...
Dün söyledim yapacağımı ama misafir getireceğini düşünmemiştim ya da öyle denk geldi. Tabakta kalmamıştı bile :))


3-4 kişilik

1 but
1 paket mantar
3 domates
2 sivri biber
1 kaşık salça
1 soğan
Biraz maydanoz
Tuz, kırmızı biber, kara biber

Mantarları kesmeden önce suda bekletin. Biraz suyun içinde kalan mantarların üzerini temizleyerek doğrayın. Domatesi, soğanı, sivri biberi, maydanozu doğrayın. Butu da kucuk kucuk doğrayın. Uygun bir tavaya yağ koyarak ilk önce butu biraz pişirin sonra karışımı ekleyin. Bir iki ke karıştırdıktan sonra da salçayı ekleyin, sonra mantarları da koyun. Tuzu ve baharatlarını da ekleyerek, kısık ateşte pişmeye bırakın...

Afiyet olsun.

29 Ekim 2009 Perşembe

Revani

Tatlı-pasta delisi ben, ilk denemem de sonuç alamadığım revaniyi tekrar yapmaya karar verdim. Bu sefer iyi araştırdım, bir kaç tarife birden baktım... :) İlk denemem yeni evli olmamdan dolayı acemiliğe gelmişti. Eee şimdi işin püf noktalarını, yemek ayrıntılarını biliyorum. Artık kaçmıyor benden bir şey... :)) Dikkat etmeniz gereken ilk 20 dk fırının açılmaması. Kek-pastalarda bu kuralımdır, ilk 20 dk açmam fırını, düşük ısıda 20 dk dolunca, artırırım biraz ayarını... Püf noktalarına dikkat ederseniz inşaAllah kesin sonuç alırsınız...

3 yumurta
1 su bardağı şeker
1 su bardağı yoğurt
1 su bardağı yağ
1 su bardağı irmik
2 su bardağı un
2 kabartma tozu
1 vanilya
Üzeri için hindistan cevizi

Şerbeti için:

3 su bardağı su
3 su bardağı şeker
yarım limon suyu

İlk önce şerbet kaynatılıp soğumaya bırakılır. Çok şerbetli seviyorsaniz bir ölçü artırabilirsiniz.Bir kapta ilk önce yumurta ve şekeri mikserle çırpın. Daha sonra sırayla, yoğurt, yağ, irmik, un, en sonda kabartma tozunu ve vanilyayı koyup biraz daha mikserle çıpın. Yuvarlak bir tepsiye dökün ve 200 derecede pişirin.
İlk 20 dk kesinlikle fırını açmayın yoksa söner. 200 derecenin az geldiğini düsünürseniz, ilk 20 dk 200 dereceyle pisirin daha sonra dereceyi artırın. Yüksek sıcaklıkta aniden pişirse hemen yanabilir, hem içi pişmeyebilir hem de kabarmayabilir... Fırından çıkardıktan sonra istediğiniz gibi dilimleyip, soğuk şerbeti sıcak revaniye dökün. Üzerine hindistan cevizini de serpip soğumaya bırakın...

Afiyet olsun...

Pilav ortası mantar sote


Bu tarifin tavuklusunu da ekleyeceğim... İkisinin de tadı çok güzel...

2 paket mantar
3 tane soğan
4 tane domates
3 tane çarliston biber
1 kaşık salça
Kırmızı biber, kara biber,
Kekik, kimyon, tuz
Biraz maydanoz
Mantarları doğrayıp yıkayın, son suyuna biraz limon tuzu atarak bekletin. Mantarlar beklerken, soğanı küçük küçük doğrayıp yağda kavurmaya başlayın, daha sonra sırayla domatesi, biberi, salçayı ekleyin ve biraz daha çevirin. Biraz soteledikten sonra mantarı koyun ve üzerine baharatları, tuzu koyarak bir iki kez daha çevirin ve kendi halinde kısık ateşte pişmeye bırakın...Piştikten sonra ince kıydığınız maydanozları da ekleyin ve altını söndürün... İstediğiniz gibi servis yapabilirsiniz...

Afiyet olsun...

Yalancı Karnıyarık


Bu karnıyarığı annem yapardı. Kıymalı olmamasına rağmen tadı çok güzel, fazla bir farkı yok, işlem aynı sonuçta... Evde kıyma olmadığı zamanlar yapıyorum. İçindeki malzemelerden dolayı hesaplı da ;)... Denemenizi tavsiye ederim, bana hak vereceksiniz...

7 orta boy kemer patlıcan
3 domates
2 sivri biber (Çarliston biber de kullanabilirsiniz.)
2 orta boy soğan
2 patates
1 kaşık salça (biber salcası da kullanabilirsiniz, biberse yarım kaşık)
Biraz maydanoz
Tuz, karabiber, kırmızı biber...

İçini hazırlamaya soğanlardan başlayarak soğanları küçük küçük doğrayın. Tencereye yağı da koyup soğanları kavurun, hafif pembeleşince yine küçük küçük doğradığınız domatesleri de ekleyin. Daha sonra küp küp doğradığını patates ve biberleri de ekleyin.. Göz kararı maydanozları ayıklayın, saplarını koparın ve doğrayın. Salçayı, tuzu, karabiber ve kırmızı biberi de ekleyip karıştırın.

Patlıcanları tamamen soyun, yıkayın ve süzülmeye bırakın. Daha sonra üstlerine bir kaç bıçak darbesiyle delikler delerek kızartın. Biraz soğuyunca ortasını açarak önceden hazırladığınız içten doldurun. Üzerine domates-biber koyarak, tepsi de veya geniş bir tencere de üzerine gelecek şekilde su koyarak pişirin.

Afiyet olsun...

Yorumlar Hakkında...

Değerli ziyaretçilerim;

Yorumları kolay takip edebilmek için onaylı yaptım. Google hesabı olmayanlar, Anonim yazanlar yazdıkları yorum altına isimlerini de eklerlerse çok memnun olurum.

Teşekkür ederim...

Zenci Kafa


Bu tarifi kızkardeşimden öğrenmiştim. Yanıma geldiğinde yapmıştık, çok sevilmişti. Kaç gündür aklımda canım istiyordu, yapayım dedim dün akşam. Adına hala alışamadım, daha iyi bir isim tavsiyenizi bekliyorum. :) Ama tadı bu :) Denediğinizde pişman olmayacaksınız...

1 su bardağı süt
1 su bardağı irmik
1 su bardağı şeker
Margarin veya terayağı
1 su bardağı hindistancevizi
3-4 Çay kaşığı kakao
Dövülmüş fındık

Margarin ve tereyağını eritip içine bir bardak süt ve bir bardak şekeri katıp, bir bardak irmik ilave ediyoruz. Hepsi karıştırılıp daha sonra kakaoyu ve ezilmiş fındıkları katıp karıştırmıya devam ediyoruz. Helva kıvamına geldikten sonra ocaktan alıp , biraz soğumasını bekliyoruz. Sonra avucunuzun içinde top şekli veriyoruz. Topları hindistancevizine bulayıp servis tabağına alıyoruz..

Afiyet olsun...

Not: Resim için eşime teşekkürlerimle...

Sevgimizi neden esirgeriz?

Neden insanlar bencil-nankör?

Neden sevdigimize/sevdiklerimize gereken degeri gostermeyiz? Halbuki baskalarina verecek cok anlayisimiz, sevgimiz vardir.Kac gunluk dunyada yasiyoruz ki esirgeriz en guzel sozleri sevdigimiz insanlara siralamaktan? Cok mu zordur, "seni seviyorum annecigim", "seni seviyorum kizim/oglum", "seni cok seviyorum karicigim (ya da nasil hitap ediyorsak)".... diye siralanir bu guzel sozler...

Para ile mi aliniyor, satiliyor mu bunlar bir yerlerde?... Neden ileride pisman olmak yerine, yerinde ve zamaninda yapsak su isi... Ne olur sanki mutlu etsek ailemizi, sevdiklerimizi... Neden korkuyoruz peki? Hastalandiklarinda neden; "gecmis olsun neyin var, istedigin birsey var mi" diye sormaya cekiniriz, ne olur ki hastayi memnun etsek... Herkesin hastasina uzuluruz ama sira evdeki hastaya gelince, "sen her gun hastasin," "kadinlar her zaman hastadirlar, hic iyi olmazlar" denir... Neden kalp kirariz da aklimiz basimiza gelince pisman oluruz... Ama yine de özür dilemeye, helallik almaya cekiniriz... Olur mu hic? Gururumuz ne olacak?

Neden, baskasinin derdine uzuntusune ortak olup dinlerken, ayni muameleyi evdekilere yapmayiz? Neden esimizi karsimiza alip onun uzuntusunu sıkıntısını dinlemeyiz? Neden cocuklarimizin sorunlariyla gercekten ilgilenmeyiz?

Niye, insanlar sadece kendi isteklerine gore yasiyorlar? Neden sadece kendi egolari? Nerede aramaliyiz bunun cevabini...

Butun gun yorulmussunuzdur, aksam gelince dinlenmeye cekilmissinizdir. Esiniz ya da cocugunuz birsey istemistir ama "cok yorgunum yapamam, butun calistim, milletin agiz kokusunu" cektim gibi bir sürü laf siralarsiniz... Ansızın bir telefon calar, arkadasiniz sizden yardim istemektedir, hani az once esiniz ya da cocugunuzun istemisti ya... Alelacele kalkar gidersiniz yardimina... Halbuki biraz evvel ayni sey ev icinde sizden istememis miydi? Sahi siz yorulmamis miydiniz? Neden arkadasiniza ayni sozleri soylemediniz ya da neden baska bahaneler bulamadiniz?

Ayni sekilde bir hanim, butun gun cocuklarla, ev isi, yemek ile ugrasmissinizdir, siz de yorulmussunuzdur. Aksam esiniz gelir, yorgun ve bitkin karsilarsiniz... Halbuki gulen bir cift goz, guzel bir bakis istiyordur, butun yorgunlugunu atacaktir... Halbuki misafirlerinize ne de guzel giyiniyorsunuzdur. Esinizden daha mi kiymetli disaridaki insanlar?... "Ne derler" endisesiyle yaparsiniz en guzel yemeklerinizi misafirlerinize... Kiyafetinize laf soylememeleri icin en guzel kiyafetinizi secmeye calisirsiniz...Esiniz sizden bir su ya da baska bir sey ister... "Bey, bugun cok yoruldum, bi zahmet sen al" dersiniz... Ne var, bir bardak suyu vermekte... Istedigini yerine getirmekte... Zaten butun gun esiniz ve aileniz icin yorulmadiniz mi? Bir bardak suyun lafi mi olur?

Insanlar arasi iletisimdeki en onemli sorun, insanin karsisindaki kisiyi anlamamasi yani empati yapamamasidir. Kendini onun yerine koysa hersey yoluna girecektir.Biz insanoglu sevdigimiz insani kaybettigimizde anlariz nedense? Öldükten sonra ona guzel sozler siralar, arkasindan hayrla yad ederiz... E be insanoglu! Sunu ölümden once yapaydin ya!...

Sözün özü; bu devirde gercekten iyiliklerin karsiligi yok. Insanlarimiz nankör ve bencil. Iyiliklerimizin karsiligini öteki dunyada alacagimiz kesin... Ama bu dunyada bitmis gibi gozukuyor. Yine de Allah kerim...Ama yine de iyilik yapin bol bol, en azindan oteki dunyaya goturecegimiz iyiliklerimiz olsun...

Nesibe DOĞRUYOL

28 Ekim 2009 Çarşamba

Patlıcan ve Biber Dolması


Dolma-sarma yemeklerini çok seviyorum. Bir ara büyük dolma biberlerim meşhurdu, pazardan büyüklerini alırdım benimle dalga geçerlerdi, "hani senin şu büyük dolmalardan mı?" diye :) Eltim bile benim dolmamı yedikten sonra dolma yapmaya başladı. İçinde farklı bir şey yok ama... Belki de el lezzeti.. Herkesin elinin lezzeti farklıdır...
Bekarken dolma yemeyen eşim, dolmacı oldu çıktı. "Evlenmeden önce ben hiç yemezdim" dediğin de, "belki de mecburen yiyorsundur, hani aç kalmamak için" :)) demiştim. "Yok dedi, gerçekten çok seviyorum" demişti. Anladım ki gerçekten seviyor... :)
Bir de siz deneyin bakalım beğenecek misiniz?


Yarım kilo dolmalık pirinç
4 tane dolmalık patlıcan
3 domates
Yarım demetten az maydanoz,
taze nane ve yeşil soğan
Baharat1 diş sarımsak
Tuz / yağ
1 orta boy soğan
yarım kaşık biber salçası
Yarım limon

Patlıcanlarınızı oyun ve biberlerinizin de başını çıkartın. Biber başlarini atmayın, üzerine kapatacaksınız. Siz içini hazırlayana kadar tuzlu suda bekletin.Pirinci yıkayın ve suyunu süzdürmeye bırakın. Bir yandan da domateslerin kabuklarını soyarak küçük küçük doğrayğn. Yeşillikleri de yıkayıp doğradıktan sonra soğanı küçük küçük doğrayın. Limonun suyunu, yağı, tuzu, salçayi, baharatları ve ince doğranmış sarımsakları da ekleyip karıştırın.
Tuzlu suda bekleyen patlıcan ve dolma biberlerinizi tekrar bir sudan geçirdikten sonra içlerini doldurun. Üstünü gçcmeyecek kadar su koyup, kısık ateşte pişirin...

Afiyet olsun...

İçli Köfte


Adana'da ana yemektir içli köfte... Her yörenin değişik tarifi ve şekili var. Kimi kızartır, kimi haşlar, kimi ceviz koyar, uzar da gider bu liste... Evlendikten sonra tattım bu lezzeti. Cesaret edemiyordum tek başıma yapmaya... 2 çocuk dolaşırken zor diyordum. Bir gün eşim isteyine, kolları sıvadım ve denedim. 2 defa yaptım, birini kayınvalidemden yardım alarak, diğerini tek başıma ;) Çok kişiye yapmadığınız takdirde o kadar da yorucu olmuyor, bunu yapacaksanız yanına sadece mercimek çorba, salata yeterli... En azından burada böyle...

Yarım kilo kıyma
1 kilo soğan
Yarım kilo bulgur
1 su bardağı irmik
1 yemek kaşığı margarin
1 yemek kaşığı biber salçası
Tuz, kimyon
2 bardak su
1 su bardağı un
Bir kaç tane limon tuzu.

Soğanlar küçük küçük doğranır. Kıyma, soğan, bir kaşık margarin kavrulur. Kesinlikle sıvı yağ olmaz. Kavurduğunuz kıymaya da biraz tuz ekleyin.Bulgur ve irmik bir tepsi de iki bardak suyla ıslanır. Biraz yumuşayınca salça, tuz, kimyon koyularak iyice yoğurulur. Kıvamını tutturmak için 1 su bardağı unu ekleyin.Kıymanın kesinlikle soğuk olması gerekiyor yoksa dağılabilir. Hamur da biraz dinlenirse daha güzel olur, benim dinledirmeye vaktim yoktu. İki parmağınızla ortasından açmaya başlayarak yuvarlak bir şekil verin. Kaynamış suya biraz tuz, bir kaç tane de limon tuzu koyun ve bu su da köfteler yüzeye çıkana kadar haşlayın. Sıcak sıcak, çorba ve salatayla servis yapın... Afiyet olsun.

Soslu Tavuk

Bir arkadaşım vermişti bu tarifi. Ablası tavuğu yemediğinde o da değişik birşeyler olsun diye ne baharat bulduysam attım demişti... :) Ablasının da bayıla bayıla yediğini söylemişti. Bilen vardır bunu... Ben de misafirlerime denedim bu tarifi... Sizin de beğenmeniz ümidiyle...


Malzemeler:

3 but (ben ikiye böldüm)
Tuz, karabiber, kekik
Kırmızı biber,
salça ve yağ

Butları ikiye bölerek haşlayın (isteğe bağlı olarak tüm butta yapabilirsiniz). Ayrı bir tencereye biraz yağ koyarak, butun baharat ve salçayı pişirin. Pişirdiğiniz sosun içine butları atın ve iyice sosa karşımasını sağlayğn. Kısık ateşte bu sosla birlikte 5 dk kadar pişirin. Sıcak servis yapın...

Afiyet olsun....

Fırında köfte patates


Tatlı-pasta ekledim hep, biraz da yemeklere ağırlık verelim :)
Çok sevdiğim, kıyma olduğu zaman yaptığım bir yemek bu... Bir de geç pişme sorunu olmasa...

300 gr. kıyma
maydanoz
1 yumurta
1 soğan
6-7 orta boy patates
2 domates2 biber
Tuz, karabiber, kekik
2 kaşık salça
yarım çay bardağı sıvı yağ
1-2 su bardağı su

Patatesleri yuvarlak şekilde doğrayın, tepsiye dizin. Üzerine domatesi, biberi dilimleyin.Kıyma, soğan, maydanoz, yumurta, tuz ve baharatları yoğurun. Patateslerin üzerine köfte yapıp dizin.Bir kapta, su, yağ, salça, biraz kekik ve biraz tuzu karıştırın ve köftelerin üzerinden başlayarak her tarafa dökün. Arzuya göre üzerine kaşar dilimleri de koyabilirsiniz. Fırınınıza bağlı pişirme ayarı ama 250 uygun.

Afiyet olsun...


27 Ekim 2009 Salı

Ekmek Mantısı


Eşime her zaman derim, az ekmek al diye :) Evde o kadar çok ekmek oluyor ki, bayatlayanı buzluğa atıyorum... Bugün Sema'nın bloğunu gezerken gözüme çarptı. Ee baktım biz de bayat ekmekten çok bir şey yok :) Hemen denemeye karar verdim. Üzerine salça sos yapmadım. Bu kolay güzel tarif icin Sema'ya tekrar teşekkür ediyorum, sanırım sık sık yapılacak bizim evde :))

Malzemeler:

1 Bayat ekmek
1 Büyük kuru soğan
1 Domates
2 Yemek kaşığı salça
Sıvı yağ
1 Kase yoğurt
1-2 Diş sarmısak Tuz
Ekmeği rondodan geçirin. Soğanları küçük küçük doğrayıp yağda kavurun. Salçayı da ekleyip ve kavurun. Tıpkı kısırın sosunu hazırlar gibi:) Diğer taraftan sarmısaklı yoğurdu hazırlayın. Kavurduğunuz soğanları ekmeklerin üzerine dökün . Elinizle yoğurup istediğiniz büyüklükte toplar yapın. Üzerine sarmısaklı yoğurdu dökün.

Afiyet olsun...

Sütlaç


1 litre süt
1 çay bardağı pirinç
1 su bardağı şeker

Tencereye bir litre sütü daha sonra pirincimizi ekleyip kaynamaya bırakıyoruz. Kaynaıinca şekeri koyup, koyulasmaya bırakıyoruz. Kıvam büyük ölçü de pirinçler iyice pişince oluyor. Piştikten sonra sütlacımızı kaselere paylaştırarak soğumaya bırakıyoruz. Üzerine tarçın serpebilirsiniz...

Afiyet olsun...

Sodalı Börek


Eşim yufka böreklerini çok fazla sevmiyor. Yufkadan en güzel kızartma oluyor dedi bir ara. Sigara böreği gibi... Bir de bu sodalı böreği çok seviyor, içinde margarin olduğundan sanırım kızartma tadı veriyor...
Zehra'cığımın kulakları çınlasın, bu tarifi ondan almıştım ve sürekli yaptığım bir börek haline geldi.


3 yufka
Lor peyniri
Kaşar peyniri
1 şişe soda
3 yumurta
125 gr margarin

Yufkayı ikiye kesip düz bölümü lor ve kaşar peyniri karışımını koyuyoruz. Ve rulo şeklinde sarıp onuda ortadan kesip tepsiye börekleri diziyoruz. Bu şekilde dizdiğimiz yufkaların üzerine eritilmiş ve soğutulmuş margarin yumurta ve soda karışımını döküyoruz. 2 saat bekletmek için buzdolabına kaldırıyoruz. 2 saat beklettiğimiz böreğimizi 200 derecede üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.

Afiyet olsun

Not: İsteğinize bağlı olarak iç malzemesini değiştirebilirsiniz...

İki küçük dünyam...



İki küçük dünya...

Onlar benim küçük dünyam. ...
Dünyamın biri 3 sene önce "merhaba" dedi bize... Başarmıştım öğlen 11:00'de başlayıp, akşam 9:30'da biten maratonu...
Seni yalnız bırakmayacağım anne der gibi geldi... Bana dayanma gücü, bana kuvvet verdi gelişiyle... Yalnız gecelerimin arkadaşıydı, yarenimdi o benim... Annemi anlama sebebim oldu... İnsanlara daha yumuşak yaklaşma, iyi düşünme sebebim oldu.

O olmasaydı ben anne olamazdım... Hep dua ederdim, "adı gibi güzel gözlü olsun" diye... Adını "Hansa" koydum... "Elif Hansa"...

Tecrübesizlik, acemilik, ilk heves, ilk heyecan, ilk sorumluluk... Evlilik bile bu kadar ağır sorumluluk vermemişti bana... Anne'ydim ben... 18'ine yeni basmış taze bir anne...


Küçük dünyam büyüyor ve ben de "çok çabuk geçti yıllar" diye düşünüyorum....


Mavi dünyam...


Bir de mavi dünyam var... Mavi mavi gözleri olan, hayatının da "kutlu, talihli" olmasını arzu ederek adını "Eymen" koyduğum... "Tevhid Eymen"...
Babasının "oğlum bana benzesin" diye dualar ettiği ama tıpkısının aynısı ben olan mavi dünyam... :)
Bayram hediyesi olarak gülümsedi bize... Bembeyaz pamuk şeker...

Rabbim öyle bir düzen kurmuş ki, küçücük sıvı ete kemiğe bürünüyor ve insan olarak yine insandan çıkıyor...

İşte bu mavi dünyam da geleli 13 ay olacak 2 gün sonra... Büyüyor, oynuyor, eğleniyor. O da insan oluyor...


Çat pat yürüyen ayakları, gülüşü, ablasıyla kavga edişleri bile güzel... Bazen beni delirten güzeller onlar... O da hakkını istiyor, elinden alındı mı sinirleniyor, ağlıyor... Sendromlarımız yavaş yavaş geliyor sanki...

Hepsi bir gün yuvadan uçacak ve kızım "annesini", oğlum da büyük ihtimal "babasını" anlayacak.

Hepimizin gün gelip annemizi ve babamızı anladığımız gibi...


Güzel günlere...

Küçük dünya'ların annesi...

Peynirli-sucuklu milföy



1 paket milföy hamuru,
yarım sucuk
biraz peynir (bunun ölçüsü yok)
1 yumurta

Isteğinize göre iç malzemesini, domates-biber-peynir-sucuk yapabilirsiniz, arzuya bağlı.

Oda sıcaklığında yumuşayan milföylerin içine yuvarlak kestiğiniz sucuklardan ve biraz peynir koyduktan sonra istediğiniz şekli vererek kapatın... Yağladığınız tepsiye aralarında biraz boşluk kalacak şekilde dizin. Üzerine yumurtayı sürüp fırına verin ve üstü pişinceye kadar pişirin.
Seviyorsanız yumurtayı sürdükten sonra susam da serpebilirsiniz.

Afiyet olsun.

Kolay su böreği


Su böreğini çok severim ama yapımı bana iki küçük çocukla zor geliyor. En son 2,5 sene önce yemiştim, kızıma hamileydim annem yapmıştı. İşte ben de, bu su böreği açlığını yalancılarıyla dindirmeye çalışıyorum. :) Ama bu böreği denediğiniz de göreceksiniz tadının farklı olmadığını... İki kere yaptım bu ikinci deneme ve normal yuvarlak borcam tepsisinde yaptım. Neyse tarife geçeyim fazla uzatmadan...
Tarif, Zehra arkadaşıma ait. Teşekkürler Zehra...

5 adet yufka,
2 yumurta
1 su bardağı süt,
1 su bardağı sıvıyağ,

İçi için:
beyaz peynir
rendelenmiş kaşar peyniri
maydanoz

Bir yufkayı çukur bir fırın kabına yerleştirip kenarlarını kaptan sarkıtalım. Ayrı bir yerde süt yumurta ve sıvı yağı karıştırıp kalan yufkaları iri parçalar halinde parçalayıp sütlü karışıma katın . Bu karışımın yarısını çukur kaptaki yufkanın üzerine dökün, ortasına peynir karışımını koyup kalan yufkalı sütlü karışımıda kaba koşaltıp kebarlarından sarkan yufkayı üstüne kapatıp önceden ısıtılmış 170 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin.


Afiyet olsun...

Büsküvili Kolay Pasta



1 kilo süt
1 su bardagi un
1 su bardagi seker
2 paket büskivi
1 paket Kakao
Kasigin ucuyla margarin (koymayabilirsiniz de)

Süt, un, seker ve margarini koyulasana kadar karistirin, koyulasmaya yakin kakaoyu ekleyin ve göz göz olana kadar pisirin. Topaklasma olursa (ki iyi karistiramamaktan oluyor), mikserle cirpin.Buskivileri bir kat olarak yuvarlak bir borcama dizin. Ilk kat buskivilerin üzerine sicak sicak dokun. Uzerine bir kat daha buskivi doseyin, son katina da kalan pudingi dökün. Suslemek icin hindistan cevizi veya dovulmus findik kullanabilirsiniz.

Kızımın ellerinden tarhana çorbası :)




5 bardak su
1 çay bardağından biraz az tarhana
1 yemek kaşığı salça
Yağ, tuz, baharat

Yağı ve salçayı biraz kavurun. Daha sonra 5 bardak suyu tencereye boşaltın ve hemen tarhanayı karıştırarak ekleyin, sonra da baharatlarini ve tuzunu ilave edin. Hiç durmadan pişene kadar sürekli karıştırın ki topaklanmasın... Kaynayınca altını kısıp kendi halinde 5 dk daha kaynamaya bırakın. Kaynadıktan sonra üzerine nane serpebilirsiniz.

Afiyet olsun...

Pudingli Köstebek Pasta



Pudingli köstebek pasta

2 yumurta
1 su bardağı şeker
1 su bardağı süt
1 su bardağı yağ
2 kabartma tozu
1 vanilya
Yarım paket kakao
Alabildiğine un

İçi için:

İstediğiniz herhangi bir puding.
Pudingi yapmak icin süt.
Arkasındaki tarife göre pudingi pişirin ve biraz soğumaya bırakın...
1 su bardağı sade gazoz

Dışı için:

2 su bardağısüt
2 çorba kaşı ğı şeker
2 çorba kaşığı un
1 yumurta sarısı
Kakao

2 yumurta ve şekeri çırpın, süt, yağı da koyup karıştırın. Kakao, un ve en son da kabartma tozu ve vanilyayı ekleyin (en son eklediğinizde daha güzel kabarır) ve karıştırın. Eğer biraz yüksek olmasını istiyorsanız buyuk bir tepsi de pişirmeyin. Benim tepsim büyük geldi o yüzden fazla kabarmadı normal olarak.
Keki soğumaya bırakın, ılıyınca 1 bardak gazozla keki ıslatın, yuvarlak bir tepsiye ters çevirin ve içini kenarlarından 2 santim kalacak şekilde oyun. Çıkan kek parçalarını başka bir tabağa alın. Yaptığınz pudingi içine dökün ve yayın. Ayırdığınız kekleri pudingin üzerine yayın, biraz elinizle bastırın. En son olarak yaptığınız dış kremasını kekinizin uzerine dökün ve her tarafını kaplayacak şekilde sürün. Dilediğiniz meyveyle süsleyebilirsiniz...

Afiyet olsun...

26 Ekim 2009 Pazartesi

Küçük Sofra'ma Hoşgeldiniz...

Merhaba;

Hayatımız kimi zaman acı, kimi zaman tuzlu, kimi zaman tatlı anlarla, anılarla doludur...Hayata lezzet veren sevdiklerimizdir aslında... Onlara birşeyler tattırabilmek ve beğenildiğini görmek sevindirir bizi...

Hayata erken başlamamdan mıdır nedir ama herşeyi erken öğrenmemi sağladı hayat...İşte bu yüzden mutfağa da erken başladım. Güzel şeyler öğreniyorum bu sayede... Öğrenmenin yaşı yok değil mi? ;)

Bloğa da kısa süre önce merak saldım. Deneme-yanılma yöntemiyle, bazen eşimin ve arkadaşlarımın yardımıyla ilerletip, daha iyi sunacağım...

Kısaca beni tanımak isterseniz; aslında zamanla tanıyacaksınız... :)

20 yaşında, 4 senelik evli, iki çocuk annesiyim. Kızım 3 yaşında, oğlum 13 aylık. Yukarıdaki banner'de görüldüğü gibi işte onlar benim yaramazlarım... Onlar benim gönül soframın incileri...

Hobilerim arasında öncelik mutfak tabi ki :). Sonra bazen el işi, teknoloji, özellikle sağlık araştırması... diye devam ediyor...

Blogumun isim konusunda yardımcı olan arkadaşlarıma teşekkürü borç bilirim...


Nesibe Doğruyol