29 Ocak 2010 Cuma

Tavada Kolay Pizza


Pizza kriziniz tutar da dışarı da yiyemezseniz bu pizza tarifi size alternatif olabilir. Geçen hafta pazar günü yapmıştım. Resim acele çektiktiklerimden biri yine... Sofradakiler hadiii diye diye ancak bu kadar olabildi... 15 dk'da pizzanız hazır ;)
Tarif buradan...

Bazı arkadaşlar "ayrılığın nedeni"ni soruyorlar. Açıklayayım...
Biz interneti görümcemden kullanıyoruz, kablosuz geliyor bize. Kayınpederim neti ve telefonu kapattıracak Şubat ayında, günü belli değil... İnşaAllah alabiliriz internet ama şuan kesinlik yok. Eşim belki Kablolu Tv alırız hem tv hem net diyor... Ben tekrar almayı çok istiyorum, sizlerden ayrı kalacağım için çok üzgünüm. Çok güzel arkadaşlıklarım oldu, onu bırakıp gitmek üzüyor beni...

Dua edin, Allah herşeye kaadir, hayırlıysa verir...


1 yumurta
3 çorba kaşığı yoğurt
1.5 çorba kaşığı sıvı yağ
3 kahve fincanı un
1/2 paket kabartma tozu 1 fiske tuz

Üzeri İçin

2 çorba kaşığı ketçap veya ½ çorba kaşığı az su ile ezilmiş salça
2 domates
1 çarliston biber
4-5 sosis
Çekirdeği çıkarılmış zeytin
Kaşar rendesi
Yuvarlak dilimlenmiş sucuk

Hamur için gerekli tüm malzemeler bir kap içerisinde kaşık yardımı ile karıştırılır. Kek hamurundan az daha yoğun bir karışım elde edilir.Teflon tava margarin ile yağlanır.İçine hamur karışımı bir kaşık yardımı ile düzeltilerek yayılır.Üzerine ketçap sürülür.En son olarakta pizza için gerekli malzemeler küp küp doğranarak salçalı sosun üzerine yerleştirilir.tavanın kapağı kapatılarak 2 dakika harlı ateşte daha sonra çok kısık ateşte altı pişene kadar pişirilir. (yaklaşık 10 dakika). SOn olarak üçgen dilimlere ayrılarak servis edilir...

Afiyet olsun.

26 Ocak 2010 Salı

Nohutlu Pilav


Pirinç pilav vazgeçilmezimdir benim. Hele sadesi... Bir de nohutlu denemek istedim, hoşuma gidiyordu ama kendim yapmamıştım. Artık sık sık yaparım da bir de nohutu haşlama işkencesi olmasa... :)) Hatta bana biraz tavuk tadı bile verdi. Kayınvalidem tavuklu pilav yaptığı zaman nohut koyar, oradan kalmıştır belki damağımda... Elimde denediğim tarifleri sık sık yayınlamaya çalışıyorum, ayrılık vakti yakın... Ekleyemediğim tariflerim vardı diye hayıflanmak istemiyorum...

2 su bardağı pirinç
4 su bardağı su
yarım su bardağı nohut
Yağ, tuz

Nohutu haşlayın. Haşlandıktan sonra zarlarını temizleyin. Pirinci yıkayın. Tencereye yağı koyduktan sonra fazla kızdırmadan pirinci koyup biraz kavurun. Suyunu ilave edin, sonra nohutu ekleyin. Son olarak tuzunu atarak kapağını kapatın, kısık ateşte pişirin. Demlendikten sonra servise hazır pilavımız...

Afiyet olsun...

Fincan Kek ve Güzel Kızım...




Fincanda hem de ocakta kek olur mu? Oluyormuş. Hem elektirikten tasarruf hem de çok pratik... Ben malzemeleri artırarak yaptım. Kesinlikle bu yumuşacık pufidik kekleri denemelisiniz... Hatta yaptığınızda "ben bunu neden daha önce denemedim" demeniz garanti yani... :) O kadar yumuşak... Fırında yapsanız bu yumuşaklığı zor tutturursunuz...

Kekimizin hikayesine gelecek olursak; doğum günü için yapmadık aslında öyle denk geldi. Doğum günü kutlaması yapmadığımızdan. Öğlen Elif Hansa kek istedi. Alman pastası mı yapsam, değişik kek tarifleri bulsam onu mu denesem diye aranırken Fincan Kek'te karar kıldım...

Girdik mutfağa, çektik altımıza bir sandalye... Çırpma, kabartma tozu ve vanilyayı koyma ve bir bardağa kek harcından doldurma işi onundu. Severek hatta sırıtarakta yaptı... Resimlerde de göreceksiniz... Makinayı getir resimlerini de çekeyim deyince daha da heveslendi, koştu getirdi...

Ben ilk partide fincanları yağlamayı unuttumm... Aklıma dank ettiğinde çok geç olmuştu. Malzemeler ziyan olur kekler çıkmasaydı gerçekten çok üzülecektim...

Hamd olsun kötü bir sonuç olmadı. Bilmiyorum beni içine koyduğum sıvı yağ mı kurtardı, çünkü düşünüyordum acaba yağın etkisi olur da çıkar mı diye... Sıcak sıcak bıçak yardımıyla çıkardım. Hatta birini mideye bile indirdim. Denemelik yapmıştım, beğenince çocukları içeri gönderince bir kere daha yaptım...

Sonuç olarak çok güzel bir kek çıktı ortaya... Bunu ben bile tahmin etmiyordum. Üstüne çikolata sosu gezdirebilirsiniz... Ben sadelerin içini biraz oup çikolata sosu doldurdum. Onun resmi maalesef yok... :( Hani topkekler var ya onun gibi içinden akıyor ortasını açtığınız zaman...Şunu unutmayın, çok bereketsiz, yaptıktan sonra midenize uçmuş olabilirler :))


1 yumurta
1,5 çay bardağı şeker
1,5 çay bardağı süt
1 çay bardağı sıvı yağ (Bunu ben ekledim, orjinal tarifte yok)
2 çay bardağı un
1 kabartma tozu
1 vanilya
2 tatlı kaşığı kakao

Yumurtayı ve şekeri iyice çırpın. Sütü, yağı, unu, kakao, kabartma tozu ve vanilyayı da ekleyip karıştırın. Fincanları yağlayıp (ya da küçük kek kağıtlarından koyabilirsiniz) karışımı paylaştırın. Fincanların yarısına gelecek kadar tencereye ılık su doldurup ocağa koyun. Kaynamaya başlayınca altını kısın, tencerenin üstüne bir bez örtün, (kağıt havlu, penye bez, ya da havludan bez) kapağını kapatın. 20 dk kısık ateşte bu şekilde piştikten sonra ocağı kapatın ve 15 dk dinlenmeye bırakın. Bu süre zarfında kapağı açmayın.... 15 dk sonra yumuşacık kekiniz hazır...Sade keklerin üzerine çikolata sosu gezdirebilirsiniz...

Afiyet olsun...

Evet şimdi resimler... ;)


Güzel kızım yumurtaları çırparken...

Bir de poz verelim... :)


Vanilyayı döküyoruz... (Vanilyadan öncekileri ben hallettim :) )




Kekin içinde biraz kaçırıyor hırsız.. :) İlk başta kızacağımı sandı her zaman izin vermediğim için, kızmadığımı görünce hadi ye de çekeyim dedim :))


Şimdi fincanlara dolduruyoruz...


Tenceredeki halleri pişmeye hazırlar...


Ve işte karşınızda fincan kekleri...


İçine çikolata sosu doldurduğum sade fincan kekleri...

25 Ocak 2010 Pazartesi

Hayatımın tarihi; 25 Ocak 2007


Hayatımın tarihi; 25 Ocak 2007, 21:30

Canım kızım... Elif gibi doğru, Hansa gibi güzel gözlü, cesur ol diye umut ettiğim...

Yine böyle soğuk bir Ocak günü merhaba dedin bana sıcacık ağlamanla...
Iyi ki 11 saat o acıyı çekmişim de, senin bana ilk ağlama hediyeni dünya gözüyle görebilmişim...
"Şükürler olsun Rabbim".... "Şükürler olsun"....
Bu sözleri daha dün gibi hatırlıyorum...
Ne bilebilirdim hayatımı böylesine değiştireceğini... Ne bilebilirdim sen endeksli olacağımı...
Bilemezdim tabi...
11 saatlik zor bekleyişin, emmen için uğraşlarım, ilk aşı ağlamaların, gece uyanmaların ve uyumamaların, ellerimizin dermanı kopana kadar sallamalarımız... Unutulacak şeyler mi güzel çiçeğim...
Sen bana bereketinle geldin, kısmetinle, sevginle geldin... Sen bana babanın tesellisiydin... Rabbim o zaman birini almıştı birini vermişti... Sen gelince öğrendim, ne kadar kıymetli bir hediye olduğunu...
Anne olmadan anlaşılmayacağını öğrettin bana...

Aradan kocamaan 3 yıl geçti...

Seninle büyüdüm...
Seninle öğrendim...
Seninle ağladım, seninle güldüm...
Hastalandığında ateşler içinde yatan aslında bendim...
Öylesine acıyordu yüreğim...Uykuya dayanamayan ben, 3 senedir uyku nedir unuttum...

Şimdi büyüdün de bana bile kafa tutuyorsun... Büyüdün de kardeşine ablalık yapıyorsun, her zaman gönlünle vermesen de, gönlünle kardeşine yardım etmen, ona yediğinden yedirmeye çalışman inan ki en çok beni multu ediyor...
Umarım annen gibi çabuk büyümezsin, çocukluğunu yaşaman için elimden geleni yapacağım...
Sen de beni anne olduğun zaman anlayacaksın, tıpkı benim gibi...
O zaman "bu fedarlıklar sadece çocuklar için yapılırmış" diyeceksin... Tıpkı benim dediğim gibi...
Çünkü sen öylesine bir şeysin ki, senin (sizin) için yaptıklarımı/uğraşlarımı kimse için yapmam... Kimse haketmez... Ama siz benim incimsiniz...

Sen benim güzel kızım, sen benim güzel kara gözlümsün...
Sen benim ayrı dünyamsın, küçücük kalbi olan ama içi tertemiz olan küçüğümsün...

Sen yüreğimdeki saklı incimsin, kalbimin ilk sahibi...

Yüreğimin saklı İNCİ'si.... Seni çok seviyorum... Iyi ki doğdun meleğim, iyi ki varsın...

Güzel gözlüm....

Annen seni hep sevecek.... Seni sevmekten hiç vazgeçmeyecek...

Bana gelişin kutlu olsun bebeğim....

24 Ocak 2010 Pazar

Çikolata Soslu, Portakallı İrmik Tatlısı



Ne zamandır düşünüyordum ama tadı nasıl olur, ya kalırsa diye. Sonunda bir cesaret giriştim, tarifi halamdan aldım ama içinde ufak oynamalar yaptım. Portakal, hindistan cevizi nette baktığım tariflerden... Portakal suyu güzel bir aroma kattı, çok hoşuma gitti. Nedense bu sütlü tatlı eşime ağır geldi, hala anlayabilmiş değilim. Her ne kadar ona ağır gelse de sonuç olarak irmik tatlısı diye bir şey kalmadı ortada, son dilimleri kaynım yedi sabah kahvaltıda... :) Ama şunu unutmayın, bu tatlı kesinlikle yaz tatlısı. Ben soğukluğundan "vııvvv" diyerek yedim. Ama oda sıcaklığında biraz bekleyince de güzel oluyor, sabah ki öyleydi, dişlerim üşümedi :))

Kaynım fırın açınca beni tatlıcı başı yapacakmış, o hamur işlerini ben tatlıları yapacakmışım... :)) Tabi hayal... Allah büyük, bizi bir damla sudan yaratan Allah, hayallerimizi de gerçekleştirir...

Gelelim tarife... ;)


1 lt. süt
9 kaşık şeker
8 kaşık irmik
Yarım su bardağı portakal suyu
3 tatlı kaşığı hindistan cevizi
1 paket vanilya

Süte şeker ve irmiği ekleyip koyulaşana kadar karıştırırak pişirin. Kaynamaya yakın portakal suyunu, hindistan cevizini ve vanilyayı ekleyin. (Arzunuza göre yarısına kakao katabilirsiniz...) Kek kalıbını ıslatın ve tatlıyı içine dökün. Buzluğa koyun, iyice tutması gerekiyor, dikkat edin donmasın. İyice sertleşen tatlıyı servis tabağına ters çevirin ve üzerine çikolata gezdirerek servis yapın.

Çikolata Sosu için

1 bardak süt
2 çorba kaşığı şeker
2 çorba kaşığı un
2 çorba kaşığı kakao

Süte, şekeri, unu ve kakaoyu ekleyerek koyulaşana kadar pişirin. Piştikten sonra mikserle iyice çırptıktan sonra sosunuz hazır...

Afiyet olsun..



22 Ocak 2010 Cuma

Milföyden Kayıklar


Zaman su gibi akıp geçiyor... 3 gün sonra kızım 3 yaşına giriyor... Ve ben ona yetişemiyorum... Öyle hızlı büyüyor ki, öyle bir hafızası var ki... İnşaAllah büyüdüğünde saliha bir hanımefendi olur...

Hoşuma gitti denedim geçen Pazar kahvaltısına bu kayıkları. Çerez gibi güzel oldu, bir lokmalık zaten. Aperatif olarak siz de yapabilirsiniz... Milföy hamurunu da arttırabilirsiniz kişi sayısına göre. Bir hamurdan 4 tane çıkıyor.


5 tane milföy hamuru
Peynir
Maydanoz
Tuz ve içine az sıvıyağ
1 yumurta sarısı

(Arzuya göre iç malzemesi değişebilir)

Milföyleri dörde bölüyoruz. Peyniri bir kaba ufalıyoruz ve maydanozları ince ince kıyıyoruz. İçine tuzunu ve yağı ekleyip karıştırıyoruz.Kestiğiniz milföylerin bir parçasını alıp ortasına az miktar peynir harcından koyuyoruz. İki ucunu kapatıyoruz, ortası açık kalıyor. Yumurta sarısını da üzerine sürüyoruz. Yağlanmış tepsiye dizip, 250 derece de pişiriyoruz. (Kendi fırın ayarınız nasılsa öyle kullanın, bazı fırınlar değişik oluyor.)
Afiyet olsun...

17 Ocak 2010 Pazar

Islak Kek (Browni)


Yine ben kek krizlerindeyken, ne yapsam ne yapsam diye google amca'da tatlı pasta bakınırken, kek yapmaya karar verdim. Ama kuru keki sevmiyorum pek yavan geliyor :) Pasta tercihim :)... Islak Kek'e denk geldim, güvenemedim tariflere. En iyisi yapan birinden tattığım bir lezzet olsun deyip, Can dostumu aradım ve hani sen ıslak kek yapmıştın ya dedim onun tarifini istiyorum dedim. Verdi sağolsun, ben de hemen yaptım. Kızım yumurta ve şekerini çırptı mikserle... Onun eli değdiği için daha güzel oldu. Fırın tepsisiyle olduğundan dolayı çok çıktı, dilimleri de büyük kestim. Kayınvalideme ve eltime verdim, bu sabah kahvaltıya da 3 dilim kaldı bile... Resmi de kahvaltıdan önce çektim biraz acele oldu, fazla poz çekemedim, bu seferlik affola ;)Teşekkürler dostum ;)

3 yumurta
1,5 su bardağı şeker
1 su bardağı süt
1 su bardağı su
yarım su bardağı sıvı yağ
1 paket kakao
1 paket vanilya
2 paket kabartma tozu
Alabildiğine un

Yumurta ve şekeri iyice mikserle çırpın. Sonra yağı, sütü ve suyu ilave edin biraz daha karıştırın. Kakao ve vanilyayı da ekledikten sonra pürüzsüz olana kadar çırpmaya devam edin. Bu harçtan 1,5 su bardağı ayırın. Kalan harca un ve kabartma tozunu ekleyin ve un topağı kalmayıncaya kadar karıştırın. Fırın tepsini margarinle yağlayın ve kek harcını dökün. Düzelttikten sonra 200 derece fırında ilk 20 dk açmamak kaydıyla pişirin. 20. dk dolduktan sonra açıp pişip pişmediğine bakın, pişmemişse ayarı az daha yükseltip pişirmeye devam edin. Piştikten sonra fırından çıkartın ve soğumaya bırakın. Soğuyan kekinizi kesin ve ayırdığınız 1,5 su bardağı harcı üzerine dökün. Ayırdığınız sosu kek sıcakken dökerseniz hamur olup parçanalabilir. Üzerine hindistan cevizi ile süsleyerek servis yapın...

Afiyet olsun...

14 Ocak 2010 Perşembe

Babam'a...


Bugün babamın doğum günü... Her ne kadar şeker hastası olsa da bugünlük bir şey olmaz deyip pasta ikram etmeyi isterdim ama gelmiyor ne yapayım :)...
Blogtan arzu ettiğini seçip yemiş saysın, başka yapabileceğim bir şey yok maalesef uzaklardan... Ancak bu kadar geliyor elimden...

Yaşı genç olmasına rağmen, 2 tane torunu var. Bilmem ki "ben daha gencim ne dedesi" diyor mudur kendine.. :) Dedeliğe alışması zor oldu biraz, gözden ırak olunca...Bu jestimi de unutmaz inşaAllah :))
Bugünlerde silkelenip bir tatlı pasta yaparsam onu da sana ithaf ederim ;)
Doğum günün kutlu olsun babacığım... Allah hayırlı güzel bir ömür versin.

Yoğurtlu Baharatlı Makarna


Klasik makarna... Ben daha yeni attığım için üzerimden hastalığı, kalan kalıntılarıyla dolaşıyorum hala... Şöyle güzel bir pasta yapıp şenlendiresim var blogumu ama giremiyorum mutfağa. Atamadım rehaveti daha... Biraz da alışmaya çalışıyorum internetsizliğe... Şubatta kapanacak, kendimi alıştırayım diyorum. Yavaş yavaş çekeyim elimi eteğimi... Belli olmaz Rabbim'in hazinesi geniş, olmadık yerden yine sevindirir beni, verir internet... Yazılacak çizelecek çok şey var da... Ben de adaptasyon yok, sorun ben de yani... :)) Bir süre daha buralardayım bakalım, giderken hoşçakalın derim elbet ;)...


1 paket makarna
1 kase yoğurt
Tuz, yağ,
kırmızı biber, nane
Arzuya göre bir kaç diş sarımsak

Makarnanın suyunu kaynatın ve içine tuzunu atın. Sonra makarnalarını ekleyip haşlayın. Haşladığınız makarnaları süzün. Tencereye biraz yağ koyun ve suyu süzülen makarnaları da ilave edip karıştırın. Yoğurtu tuzlayıp karıştırın. Makarnayı servis tabağına alın ve ilk önce yoğurdu üzerine yavaş yavaş dökün. Nane ve biberi de ekleyip servis edin...

Afiyet olsun...

9 Ocak 2010 Cumartesi

Güneş Işığı Ödülü...


Ödülüm...

Pembe Tatlar ve Emine'den bana ödül olduğunu görünce çok sevindim. O kadar güzel blogların sahipleri arasından seçim yapmak zor olsa da mecburen seçmek durumundayız ;) İlk önce teşekkür ederim Pembe Tatlar ve Emine

Ödülün sahibi 12 kişiyi seçecek ve o 12 kişinin bloglarını ziyaret edip, "blogumda ödülün var" diyecek ;) Bu kadar basit. Aslında bir kaç gündür uzatıyorum çünkü yatak döşek yatıyorum. Aslında yatmıyorum da :)) Çocuklar fırsat vermiyor sağolsunlar... Ne boğaz kaldı ne burun... Üstüne de her yerimin ağrısı eklenince "ağır grip" beni ziyaret etmiş oldu. İlaçsız da aynı vakitte geçeceği için ilaç kullanmıyorum...Çaylarla boğazımı yumuşatmaya çalışıyorum o kadar...

Günlerdir yemekte ekleyemedim, ağzım, dişim ve dilim de yara bu gribin üstüne. Bütün günü çayla geçiriyorum, doyabilirsem akşam biraz yiyebiliyorum sadece... Boğazım öylesine şişmiş ki çay bile içerken acı veriyor...

Neyse bu kadar kasvetli yazı yeter, hepiniz sağlıkla kalın, sağlıklı günler geçirin. Aman dikkat edin bana gelen size de uğramasın...


Mutfaktan Sesler
Badem Limon
Armutun Sapı
Taze Nane

4 Ocak 2010 Pazartesi

Ev yapımı çikolata sosu



Yalancı Tavuk Göğsü'nün üstündeki çikolata sosunun tarifi. Ben ölçüyü artırarak yaptım, bundan sonra çikolata sosunun hazırına veda... :))
Tarifide buradan... verelim de hak geçmesin ;) Tarifin sahibi arkadaş iki kişilik pastaları için bu ölçüleri vermiş.

Mikserle çırpmalısınız bir süre, akıcı olması için... Ocaktan inince koyu puding gibi oluyor, çırpınca asıl akıcı kıvamına ulaşıyor...

1 bardak süt
2 silme yemek kaşığı un
2 silme yemek kaşığı kakao
2 yemek kaşığı şeker ( daha şekerli seviyorsanız 3 kaşık olsun)
1 tatlı kaşığı nesquick (ben kullanmadım)

Kuru malzemeleri bir tencereye alıp karıştırıyoruz ve sütü azar azar ekleyerek hızlıca çırpıyoruz. Bu topaklanmayı önlemek için. Sonra da ocağın altını yakıp kaynayana kadar karıştıra karıştıra pişiriyoruz. Soğuyunca istediğiniz pastanın üzerinde servis yapıyoruz...

Afiyet olsun...

Yalancı Tavuk Göğsü


Dün (3 Ocak) annemin doğumgünüydü. Aslında dün ekleyecektim bu tatlıyı ama kalabalık misafirlerim olduğundan ekleyemedim. Anneciğim doğum günün kutlu olsun, yanında olamasam da bu tatlı senin tatlın olsun...
Dün akşam 10 kişilik aile misafirlerim vardı, yiyen çok beğendi, gerçeğinin içinde tavuk göğsü de var dedim tavukla tatlıyı bir arada düşünemediler haliyle... Zor bir gündü ama bitti, her biten şey gibi...

Muhakkak yapıp tatmanızı ve tattırmanızı öneririm. Ben bayağı bir araştırmaya girdim hangi tarifi yapsam hangi tarifte karar kılsam diye... Sonunda Hatice'nin tarifine karar verdim. Şimdide yarın gelecek olan arkadaşlarım için ne yapsam diye düşünmeye başladım... :)) Üstündeki çikolata sosu evde yapılan çikolata sosu hazır değil. Onun da tarifini vereceğim, kalanından güzel bir resim çıkarsa...


1 litre süt
150 gr. margarin
1 su bardağı un
1 kaşık nişasta
1,5 su bardağı şeker
1 paket vanilin

Orta boy tencerede yağı eritin. Un ve nişastayı yağa ekleyip biraz kavurun. Sonra kalan malzemeleri de ekleyip yoğun bir kıvama gelinceye kadar karıştırarak pişirin. Ateşten alıp mikser ile birkaç dakika karıştırın. Geniş bir borcamı ilk önce ıslatıp sonra da üzerine tavuk göğsünü yayıp, buzdolabında soğutun. Servis yapacağınız zaman tarçın veya çikolata sosu ile süsleyin.

Afiyet olsun..

1 Ocak 2010 Cuma

Aşure


Herkese merhaba... Üzerimdeki rehavet hala gitmiş değil, ama bir yerden başlamak lazım artık... Tarifini arkadaşımdan aldım, baya korkuyordum cesaret edemiyordum.İlk defa yaptığım ve alnımın akıyla çıktığım aşure tarifini vereceğim sizlere. Aşağıdaki asıl tarifi. Kayısı, incir, fıstık badem kullanmadım. Eşim sevmiyor açıkcası ben de pek sevmiyorum. Kayısı olmadığını öğrendiğinde çok sevindi, "aynı benim sevdiğim gibi" dedi :) Yarım kilodan bile büyük bir tencere çıktı, biraz komşulara dağıttım, misafir geldi, hatta onunla da gönderdim. 1 kg dan ne kadar çıkacağını siz düşünün artık, tencerenin resmini de ekleyeceğim...Gelelim aşureye ;)


1 kg buğday (yarım kilo kullandım)
yarım kg kuru fasulye (250 gr kullandım)
yarım kg nohut (250 gr kullandım)
1-2 adet ayva (arzuya göre)
250 gr kuru üzüm
250 gr kayısı
yarım kg kuru incir (250 gr içine, 250 gr üzerine - arzuya göre- )
4-5 adet portakal kabuğu
1 su bardaği pirinç
2 kg seker (1 kilo şeker kullandım)
gerekirse -sulu olursa- 3 çorba kaşığı nişasta

Üzeri için:

Nar,
incir,
kuş üzümü,
badem,
fındık,
ceviz,
tarçın,
dolmalık fıstık... (Arzuya göre)

Nohut, kuru fasülye, buğday bir gece önceden ıslatılır.Ayrı ayrı haşlanır. Üçü birbirine suları ile birlikte karıştırılır.Başka bir kapta haşlanmış olan pirinç ilave edilir. Birbiriyle özdeşene kadar kaynatılır. Üzüm ve önceden haşlanan portakal kabukları ilave edilir. Pişirmeye devam edilir. İndirmeye yakın şekeri koymadan önce, önceden haşlanmiş incirin suyu süzülür ve incir tencereye ilave edilir. Tüm malzemeleri ekledikten sonra şeker ilave edilir. Şekerle birlikte yarım saat pişirilir. Eğer çok sulu olursa nişastayi suyla açıp ilave edebilirsiniz.
Kaselere boşaltılır. Soğuduktan sonra üzeri süslenir.

Afiyet olsun...