28 Nisan 2010 Çarşamba

Yayla Çorbası (Yoğurt Çorbası)


En çok sevdiğim çorbaların başında gelir yayla yada diğer adıyla yoğurt çorbası. Tarif portakalağacı'ndan. Hatice'ye tarif için bir de blogumdan teşekkür ederim. Çok güzel oluyor, yiyen bayılıyor. Önceden yapmaya cesaret edemezdim, tutmaz, keser vs. diye... Benim yayla çorbası hastalığım kızıma da geçti, bayıla bayıla yiyor :))
Mutlaka denemelisiniz bu çorbayı...


1,5 yemek kaşığı un
1 yumurta
1 çay bardağı yıkanmış pirinç
2 su bardağı yoğurt
2 litre soğuk su
3 yemek kaşığı tereyağı
1 yemek kaşığı nane
Tuz

Not: yoğurt+2lt su yerine 1lt ayran + 1 lt su kullanabilirsiniz. Bu durumda ayranı ve suyu eklemeden önce diğer malzemeleri karıştırın.


Su hariç tüm malzemeleri bir tencerede karıştırın. Devamlı karıştırarak suyu ekleyin. Yüksek ateşte tahta bir kaşıkla karıştırarak çorbayı kaynayana kadar pişirin. Kaynayınca altını kısın ve pirinçler uzayana kadar pişirmeye devam edin. Pirinçler uzayınca altını kapatın. Bu arada tereyağını eritip nane ile karıştırın. Bu sosu ister çorbaya ilave edin, ister içenler kendi tabaklarına koysunlar. Servis yapmadan hemen önce tuzunu ilave edin.

Afiyet olsun...

25 Nisan 2010 Pazar

Bir süreliğine merhaba... Ve size güzel bir köfte...

Merhaba... Ama tam merhaba değil, o nasıl oluyorsa :)
Netim kesildi. Bu sene tatil sezonumu erken açtım. Konya'da annemin yanındayım. Buradan da kısmet olursa Zonguldak'a gideceğim. Yemeklerle aram fena değil :) Biraz biriktirmiştim eklerim net gelince diye... Onları yayınlayacağım gelmişken... Zonguldak'ta da net olacak inşaAllah. Kısa sürede olsa sizinle tekrar beraberim ve bundan mutluyum. Blogu açmıyorum eskisi gibi, netin olduğu günleri hatırlatıyor. Az kaldı unutacağım blogu :) Hatta şifremden eminim ama bir türlü açamadım, yeni şifre istiyordum ki bir daha deneyeyim dedim aklıma gelen bir fikirle... Meğerse mail adresimin bir harfinin yanlış yazmışım, o geldi aklıma, şifre sıfırlamadan önce bir daha deneyeyim dedim :)
Öyle böyle geçiyor işte günler... Ee siz nasılsınız? Arada bakıyorum neler yaptığınıza, bir sürü etkinlikler düzenliyorsunuz gözümden kaçmıyor :) Kolay gelsin.. :))

Köfte tarifimle başbaşa bırakıyorum sizi... Hem bayat ekmekler değerleniyor hem de yeni bir tat oluyor sofralara...

Bir süreliğine merhaba hepinize...



1 bütün bayat ekmek
1 küçük soğan
Yarım demet maydanoz
1 yumurta
Tuz, karabiber, kırmızı biber, kimyon
Kızartmak için yağ

Ekmekleri ufalayın ve biraz suyla ıslatın. İyice yumuşayan ekmeklerin içine, küçük doğradığınız soğanı, ince kıydığınız maydanozu ilave edin. Baharatlarını ve yumurtasını da ekledikten sonra yoğurun ve köfte şeklini vererek kızartın.

Afiyet olsun...

8 Şubat 2010 Pazartesi

Yumurtalı Patates


Kolay hemen yapılabilen tariflerden bir tanesi. Bekar ve yeni evlenenlere ithaf olsun. Ben yeni evlendiğimde yemek bilmeyenlerden bir tanesiydim. Bir gün bir poğaça yapayım dedim mayalı, kocaman kocaman oldular. Başka bir gün profiterol yapayım dedim, eşime de söyledim o da akşam arkadaşını getirdi. Adam tatlı bekliyor, eee dedi. Yok ki dedim yapamadım tutmadı. Ben de bula bula en oyuncaklı tatlı yapmaya girişmişim. Hepsi anı olarak kaldı mazi de... Şimdi her türlü yemeği yapabiliyorum. Aşure yapacağım, hele hele içli köfteyi tek başıma oturup 2 çocukla yapacağım hiç aklıma gelmemişti. Rüyamda görsem gülerdim herhalde... :)
O yuzden bazen herkesin bildiği, aşina olduğu şeyleri de yayınlamak lazım, "amaaann bu da yayınlanır mı, bunu herkes bilir" demeden... Çünkü bilmeyenlere, o kolay yemekler lazım olabiliyor...


4 tane patates
2 tane yumurta
Sıvı yağ, tuz
Baharatlar

Patatesleri soyun ve yıkayın. Yıkadığını patatesleri küp küp doğrayın. Tava yağı koyup kızdırın. Kızgın yağda patatesleri kızartın. Kızarttığınız patateslerin üzerin yumurtaları kırın, tuzunu ekleyin ve karıştırın. Servis yapacağınız zaman baharatlarını serpin...
Afiyet olsun...

4 Şubat 2010 Perşembe

Sevinç'ten Islak Kek


Bu tarif Sevinç arkadaşımdan. Ben de yakın zaman da yapmayı düşünüyorum çok güzel görünüyor. Benim yaptığım Islak Kek'ten daha farklı... Islak kek yaptım yayınlar mısın dedi, arkadaşımı mı kıracağım.. :) Gitmeden de iyice canlansın blogum :)
Ellerine sağlık Sevinç.


3 yumurta,
1 su bardağı süt,
1,5 su bardağı toz şeker,
2 çorba kaşığı kakao (ama ben 1 paketin tamamını döküyorum)
1 paket kabartma tozu,
2 su bardağı un,
250 gr margarin, (ben yarısını kullandım)
Arzuyaa göre kekin içine damla çikolata koyabilirsiniz

Tozşekeri ve sütü bir kabın içinde şeker eriyinceye kadar çırpalım. Eritip soğuttuğumuz margarini ve kakaoyu da ilave edip iyice karıştıralım. Bu karışımdan 1 su bardağı dolusu ayıralım. Geri kalan karışıma unu, kabartma tozunu ve yumurtaları ilave edip iyice çırplım. Isıya dayanıklı fırın tepsisini yağlayalım.
Hazırladığımız karışımı tepsiye döküo 170c li fırında pişirelim. fırından çıkar çıkmaz çatalla bir kaç yerinden delelim ve ayırdığımız sosu üzerinde gezdirerek çekmesini bekleyelim.
Afiyet olsun...

3 Şubat 2010 Çarşamba

Tavuk Kızartması


Yapalı çok oldu ama gitmeden boş kalmasın dedim. 1-2 hafta içinde netimizin kapanacağını söyledi eşim. Gidene kadar paylaşayım bari paylaşabildiklerimi :))

Çok kolay yemek, tarif bile vermeye gerek yok. Ama olur ya yeni evlenenler, bekar evinde kalanlar olur... Geçen gün bir arkadaşımın kardeşi Adapazarından girmiş kucuksofra'ya :)) Kolay yapılabilecek bir yemek olmadığını söylemiş ablasına. :) Duyduğum güzel sözler karşısında çok mutlu oldum, demek ki ziyaret edenler var, google'da bulunabiliyor blogum diye...Bu da o kardeşime kolay yemek olsun, belki yine gelir bakar :)) Oun için yumurtalı patates filan da koyacağım gitmeden inşaAllah... :) Hangi tarif hangi yemeğe ait karıştırmış biraz ama ben blogun karışık olmadığını düşünüyorum. Özellikle, derli toplu olmasına, yazılara, resimlere, tariflere hususi dikkat ediyorum...

Daha çok şey paylaşmak isterdim ama buraya kadarmış, kısmet belki bir gün yine gelirim... Allah herşeye kaadir, günü doğmadan neler doğar. Çok uzun süre ayrı kalamam zaten, eğer yapabilirsem eşimin dükkanından yemek eklemeye çalışacağım... :)



Malzemelerimiz;

Arzunuza göre tavuk göğsü (Butta olabilir)
Tuz, kırmızı biber
Kızartmak için yağ

Tavukları yıkayın, tuz ve kırmızı biberle, (isterseniz baharatları artırabilirsiniz), iyice karıştırın. Suyu süzülen tavuk etlerini orta ateşte kızartın. Yanına pilav, salata, patates kızartması gibi vs. koyarak servis yapın...

Afiyet olsun...

29 Ocak 2010 Cuma

Tavada Kolay Pizza


Pizza kriziniz tutar da dışarı da yiyemezseniz bu pizza tarifi size alternatif olabilir. Geçen hafta pazar günü yapmıştım. Resim acele çektiktiklerimden biri yine... Sofradakiler hadiii diye diye ancak bu kadar olabildi... 15 dk'da pizzanız hazır ;)
Tarif buradan...

Bazı arkadaşlar "ayrılığın nedeni"ni soruyorlar. Açıklayayım...
Biz interneti görümcemden kullanıyoruz, kablosuz geliyor bize. Kayınpederim neti ve telefonu kapattıracak Şubat ayında, günü belli değil... İnşaAllah alabiliriz internet ama şuan kesinlik yok. Eşim belki Kablolu Tv alırız hem tv hem net diyor... Ben tekrar almayı çok istiyorum, sizlerden ayrı kalacağım için çok üzgünüm. Çok güzel arkadaşlıklarım oldu, onu bırakıp gitmek üzüyor beni...

Dua edin, Allah herşeye kaadir, hayırlıysa verir...


1 yumurta
3 çorba kaşığı yoğurt
1.5 çorba kaşığı sıvı yağ
3 kahve fincanı un
1/2 paket kabartma tozu 1 fiske tuz

Üzeri İçin

2 çorba kaşığı ketçap veya ½ çorba kaşığı az su ile ezilmiş salça
2 domates
1 çarliston biber
4-5 sosis
Çekirdeği çıkarılmış zeytin
Kaşar rendesi
Yuvarlak dilimlenmiş sucuk

Hamur için gerekli tüm malzemeler bir kap içerisinde kaşık yardımı ile karıştırılır. Kek hamurundan az daha yoğun bir karışım elde edilir.Teflon tava margarin ile yağlanır.İçine hamur karışımı bir kaşık yardımı ile düzeltilerek yayılır.Üzerine ketçap sürülür.En son olarakta pizza için gerekli malzemeler küp küp doğranarak salçalı sosun üzerine yerleştirilir.tavanın kapağı kapatılarak 2 dakika harlı ateşte daha sonra çok kısık ateşte altı pişene kadar pişirilir. (yaklaşık 10 dakika). SOn olarak üçgen dilimlere ayrılarak servis edilir...

Afiyet olsun.

26 Ocak 2010 Salı

Nohutlu Pilav


Pirinç pilav vazgeçilmezimdir benim. Hele sadesi... Bir de nohutlu denemek istedim, hoşuma gidiyordu ama kendim yapmamıştım. Artık sık sık yaparım da bir de nohutu haşlama işkencesi olmasa... :)) Hatta bana biraz tavuk tadı bile verdi. Kayınvalidem tavuklu pilav yaptığı zaman nohut koyar, oradan kalmıştır belki damağımda... Elimde denediğim tarifleri sık sık yayınlamaya çalışıyorum, ayrılık vakti yakın... Ekleyemediğim tariflerim vardı diye hayıflanmak istemiyorum...

2 su bardağı pirinç
4 su bardağı su
yarım su bardağı nohut
Yağ, tuz

Nohutu haşlayın. Haşlandıktan sonra zarlarını temizleyin. Pirinci yıkayın. Tencereye yağı koyduktan sonra fazla kızdırmadan pirinci koyup biraz kavurun. Suyunu ilave edin, sonra nohutu ekleyin. Son olarak tuzunu atarak kapağını kapatın, kısık ateşte pişirin. Demlendikten sonra servise hazır pilavımız...

Afiyet olsun...

Fincan Kek ve Güzel Kızım...




Fincanda hem de ocakta kek olur mu? Oluyormuş. Hem elektirikten tasarruf hem de çok pratik... Ben malzemeleri artırarak yaptım. Kesinlikle bu yumuşacık pufidik kekleri denemelisiniz... Hatta yaptığınızda "ben bunu neden daha önce denemedim" demeniz garanti yani... :) O kadar yumuşak... Fırında yapsanız bu yumuşaklığı zor tutturursunuz...

Kekimizin hikayesine gelecek olursak; doğum günü için yapmadık aslında öyle denk geldi. Doğum günü kutlaması yapmadığımızdan. Öğlen Elif Hansa kek istedi. Alman pastası mı yapsam, değişik kek tarifleri bulsam onu mu denesem diye aranırken Fincan Kek'te karar kıldım...

Girdik mutfağa, çektik altımıza bir sandalye... Çırpma, kabartma tozu ve vanilyayı koyma ve bir bardağa kek harcından doldurma işi onundu. Severek hatta sırıtarakta yaptı... Resimlerde de göreceksiniz... Makinayı getir resimlerini de çekeyim deyince daha da heveslendi, koştu getirdi...

Ben ilk partide fincanları yağlamayı unuttumm... Aklıma dank ettiğinde çok geç olmuştu. Malzemeler ziyan olur kekler çıkmasaydı gerçekten çok üzülecektim...

Hamd olsun kötü bir sonuç olmadı. Bilmiyorum beni içine koyduğum sıvı yağ mı kurtardı, çünkü düşünüyordum acaba yağın etkisi olur da çıkar mı diye... Sıcak sıcak bıçak yardımıyla çıkardım. Hatta birini mideye bile indirdim. Denemelik yapmıştım, beğenince çocukları içeri gönderince bir kere daha yaptım...

Sonuç olarak çok güzel bir kek çıktı ortaya... Bunu ben bile tahmin etmiyordum. Üstüne çikolata sosu gezdirebilirsiniz... Ben sadelerin içini biraz oup çikolata sosu doldurdum. Onun resmi maalesef yok... :( Hani topkekler var ya onun gibi içinden akıyor ortasını açtığınız zaman...Şunu unutmayın, çok bereketsiz, yaptıktan sonra midenize uçmuş olabilirler :))


1 yumurta
1,5 çay bardağı şeker
1,5 çay bardağı süt
1 çay bardağı sıvı yağ (Bunu ben ekledim, orjinal tarifte yok)
2 çay bardağı un
1 kabartma tozu
1 vanilya
2 tatlı kaşığı kakao

Yumurtayı ve şekeri iyice çırpın. Sütü, yağı, unu, kakao, kabartma tozu ve vanilyayı da ekleyip karıştırın. Fincanları yağlayıp (ya da küçük kek kağıtlarından koyabilirsiniz) karışımı paylaştırın. Fincanların yarısına gelecek kadar tencereye ılık su doldurup ocağa koyun. Kaynamaya başlayınca altını kısın, tencerenin üstüne bir bez örtün, (kağıt havlu, penye bez, ya da havludan bez) kapağını kapatın. 20 dk kısık ateşte bu şekilde piştikten sonra ocağı kapatın ve 15 dk dinlenmeye bırakın. Bu süre zarfında kapağı açmayın.... 15 dk sonra yumuşacık kekiniz hazır...Sade keklerin üzerine çikolata sosu gezdirebilirsiniz...

Afiyet olsun...

Evet şimdi resimler... ;)


Güzel kızım yumurtaları çırparken...

Bir de poz verelim... :)


Vanilyayı döküyoruz... (Vanilyadan öncekileri ben hallettim :) )




Kekin içinde biraz kaçırıyor hırsız.. :) İlk başta kızacağımı sandı her zaman izin vermediğim için, kızmadığımı görünce hadi ye de çekeyim dedim :))


Şimdi fincanlara dolduruyoruz...


Tenceredeki halleri pişmeye hazırlar...


Ve işte karşınızda fincan kekleri...


İçine çikolata sosu doldurduğum sade fincan kekleri...

25 Ocak 2010 Pazartesi

Hayatımın tarihi; 25 Ocak 2007


Hayatımın tarihi; 25 Ocak 2007, 21:30

Canım kızım... Elif gibi doğru, Hansa gibi güzel gözlü, cesur ol diye umut ettiğim...

Yine böyle soğuk bir Ocak günü merhaba dedin bana sıcacık ağlamanla...
Iyi ki 11 saat o acıyı çekmişim de, senin bana ilk ağlama hediyeni dünya gözüyle görebilmişim...
"Şükürler olsun Rabbim".... "Şükürler olsun"....
Bu sözleri daha dün gibi hatırlıyorum...
Ne bilebilirdim hayatımı böylesine değiştireceğini... Ne bilebilirdim sen endeksli olacağımı...
Bilemezdim tabi...
11 saatlik zor bekleyişin, emmen için uğraşlarım, ilk aşı ağlamaların, gece uyanmaların ve uyumamaların, ellerimizin dermanı kopana kadar sallamalarımız... Unutulacak şeyler mi güzel çiçeğim...
Sen bana bereketinle geldin, kısmetinle, sevginle geldin... Sen bana babanın tesellisiydin... Rabbim o zaman birini almıştı birini vermişti... Sen gelince öğrendim, ne kadar kıymetli bir hediye olduğunu...
Anne olmadan anlaşılmayacağını öğrettin bana...

Aradan kocamaan 3 yıl geçti...

Seninle büyüdüm...
Seninle öğrendim...
Seninle ağladım, seninle güldüm...
Hastalandığında ateşler içinde yatan aslında bendim...
Öylesine acıyordu yüreğim...Uykuya dayanamayan ben, 3 senedir uyku nedir unuttum...

Şimdi büyüdün de bana bile kafa tutuyorsun... Büyüdün de kardeşine ablalık yapıyorsun, her zaman gönlünle vermesen de, gönlünle kardeşine yardım etmen, ona yediğinden yedirmeye çalışman inan ki en çok beni multu ediyor...
Umarım annen gibi çabuk büyümezsin, çocukluğunu yaşaman için elimden geleni yapacağım...
Sen de beni anne olduğun zaman anlayacaksın, tıpkı benim gibi...
O zaman "bu fedarlıklar sadece çocuklar için yapılırmış" diyeceksin... Tıpkı benim dediğim gibi...
Çünkü sen öylesine bir şeysin ki, senin (sizin) için yaptıklarımı/uğraşlarımı kimse için yapmam... Kimse haketmez... Ama siz benim incimsiniz...

Sen benim güzel kızım, sen benim güzel kara gözlümsün...
Sen benim ayrı dünyamsın, küçücük kalbi olan ama içi tertemiz olan küçüğümsün...

Sen yüreğimdeki saklı incimsin, kalbimin ilk sahibi...

Yüreğimin saklı İNCİ'si.... Seni çok seviyorum... Iyi ki doğdun meleğim, iyi ki varsın...

Güzel gözlüm....

Annen seni hep sevecek.... Seni sevmekten hiç vazgeçmeyecek...

Bana gelişin kutlu olsun bebeğim....

24 Ocak 2010 Pazar

Çikolata Soslu, Portakallı İrmik Tatlısı



Ne zamandır düşünüyordum ama tadı nasıl olur, ya kalırsa diye. Sonunda bir cesaret giriştim, tarifi halamdan aldım ama içinde ufak oynamalar yaptım. Portakal, hindistan cevizi nette baktığım tariflerden... Portakal suyu güzel bir aroma kattı, çok hoşuma gitti. Nedense bu sütlü tatlı eşime ağır geldi, hala anlayabilmiş değilim. Her ne kadar ona ağır gelse de sonuç olarak irmik tatlısı diye bir şey kalmadı ortada, son dilimleri kaynım yedi sabah kahvaltıda... :) Ama şunu unutmayın, bu tatlı kesinlikle yaz tatlısı. Ben soğukluğundan "vııvvv" diyerek yedim. Ama oda sıcaklığında biraz bekleyince de güzel oluyor, sabah ki öyleydi, dişlerim üşümedi :))

Kaynım fırın açınca beni tatlıcı başı yapacakmış, o hamur işlerini ben tatlıları yapacakmışım... :)) Tabi hayal... Allah büyük, bizi bir damla sudan yaratan Allah, hayallerimizi de gerçekleştirir...

Gelelim tarife... ;)


1 lt. süt
9 kaşık şeker
8 kaşık irmik
Yarım su bardağı portakal suyu
3 tatlı kaşığı hindistan cevizi
1 paket vanilya

Süte şeker ve irmiği ekleyip koyulaşana kadar karıştırırak pişirin. Kaynamaya yakın portakal suyunu, hindistan cevizini ve vanilyayı ekleyin. (Arzunuza göre yarısına kakao katabilirsiniz...) Kek kalıbını ıslatın ve tatlıyı içine dökün. Buzluğa koyun, iyice tutması gerekiyor, dikkat edin donmasın. İyice sertleşen tatlıyı servis tabağına ters çevirin ve üzerine çikolata gezdirerek servis yapın.

Çikolata Sosu için

1 bardak süt
2 çorba kaşığı şeker
2 çorba kaşığı un
2 çorba kaşığı kakao

Süte, şekeri, unu ve kakaoyu ekleyerek koyulaşana kadar pişirin. Piştikten sonra mikserle iyice çırptıktan sonra sosunuz hazır...

Afiyet olsun..